16 Ekim 2011 Pazar

wicked game

Müzik dinleyerek ders çalışmak için masaya oturdum. Açtım itunes'u. Bıraktım shuffle'a.
Sonra. Ne oldu bilin bakalım. İçim yazma isteğiyle dolup taştı. Attım testi bir kenara.

Popmundo oynadığım zamanlarda bi adamla tanışmıştım. Sevgilisinden ayrılmıştı. Her gece çalışma masasının altına girip şarkı söylüyor, sonra da bunları bana yolluyordu. Nasıl seviniyordum, o şarkıları dinlemek nasıl hoşuma gidiyordu. Çok küçüktüm üstelik. O sıralar çok küçüksün deseler, "küçük değilim ben!!1" diyecek yaştaydım.

Aradan yıllar geçti sonra. Ben, coğrafya testi çözmeye çalışırken, shuffleda karşıma çıktı. Güldüm o halime. Çok saftım lan. Hala çok safım üstelik. Bazen sırf bu yüzden kendimi saklamak istiyorum. Olmuyor tabii. Kendimi dosyalara saklıyorum ben de. Konser biletlerinin, mektupların arasına. Herkesin bakmaya üşeneceği dolabın tepesine. Küçük şarkıların içine.

İşte bu kadar dostlarım. Size bunları anlatıyorum. Ama asıl komik olanı söyleyeyim. Biri bana çok küçüksün dediğinde, "küçük değilim ben!!11" diyecek yaştayım hala sanırım. Sadece ergenliğini farkında olarak büyüyen bir nesilin ekmeğini yiyorum.

Ve bugün okunmak için yazmadığımı farkettim.

Hiç yorum yok: