11 Aralık 2011 Pazar

sen

Bak. Bir düşün.
Kabanını asılı olan yerden aldığın gibi, giymeden atıyorsun kendini dışarı.
Yürüyosun.
Ağaçlar, çimenler. Annesinin elinden tutmuş küçük bir çocuk belki de.
Yetişmen gereken bir yer yok. Zaman yok. Ama acele ediyosun.
Acele ediyosun çünkü evinde değilsin artık. Sen farkında olmadan yanından geçen ve belki,
bir şans eseri, aylar sonra tanışacağın insanlarla dolu ortalık.
Hızlı adımlarla devam ediyorsun yola.
Koşmaya başlıyorsun belki.
Yetişmen gereken bir yer yok, ama yetişmek istiyosun çünkü çıkmışsın evinden.
Evinde sana ait olan bir şey var demek ki.
Sanmıyorum yatağın değil.
Bir televizyon, bir masa, buzdolabına koymayı unuttuğun bir yemek...
Değil bunlar.
Bir şekilde eminim ama sormak istiyorum.
Gözlerini kaçırıyosun. Anlıyorum ki başka birisine ait gözlerin.
Susuyorsun. Başkasının dudakları çünkü bunlar.
Bu sensin.
Bu kaçışlar senin.

Hiç yorum yok: