30 Aralık 2011 Cuma

kirpik tanesi

Başımdan uçup giden rüzgarların etkisinde kaldım. Biliyorum, biliyorum canım. Kalbinden dumanlar çıktı, bağırmak istedin bağıramadın. Şimdi sakinleş. Kapat gözlerini sadece. Unut diyemem. Unut demek istemem. Bencil olmamalıyım artık. Bu kapıdan bir kez bıraktım seni. Daha kötüsü olsa, bu acıya nasıl dayanırdım? Orada olmalıydım.

Git deme. Çünkü gidemem. Gözlerimi kapattığımda bilmeliyim ki sen karşımdasın. Sen güvendesin. Sen yanımdasın. Bilmeliyim ki, bir faytonda gezer gibi yaşamaya devam ediyoruz seninle. Ada sokaklarından geçiyoruz, vapurlara yetişiyoruz. Soluma döndüğümde meraklı gözlerinde karşılaşıyorum senin. Oradasın işte. Kalbimin hemen yanında. Orada olmalısın.

Beklemek zordu biliyorum. Nice sokaklar geçtim ben de. Bak, perde asmayı öğrendim senin yokluğunda. İleride sana lazım olurum diye, hevesle, seve seve. Yeter ki elimden bir iş gelsin. Yeter ki yük olmayayım sana. Tek yapman gereken elimi tutmak olsun. Öyle tutmak ki, ter yerine kan aksın avucumuzdan. Elimizi götürelim gözlerimize. Bir parmak yetsin her şeyi silmeye. Yeteceğine inan sevgilim, söz veriyorum yetecek.

İsterdim ki ölüme de söz vereyim. Kızlara, erkeklere, sıradan herkese yaptığım gibi, en zor anlarında karşılarına çıkıp gözlerine bakarak "söz veriyorum, ölmeyeceksin. söz veriyorum, ölmeyeceğim. ben hep burdayım." diyebileyim. Yalan sevgilim. Ben hep senin yanındayım. Yanındayım yanında olmasına da, hayalperestliğimi kesivermişim saçlarım yerine, yalan söyleyemedim. Her şeye söz verebilirdim, ama ölüme söz veremedim.

Ben değişmek istedim. Sonra değiştim. Ben değişince düşünceler değişiyordu, sevgiler, saygılar, hoşgörüler değişiyordu. Kimisi artıyor, kimisi azalıyordu. Ama ben istedim. Ceketimi çıkarır gibi çıkardım eskisini, ayakkabımı giyer gibi giydim yenisini. Ben değişmek istedim, ama ayakkabı ayağıma vurdu sevgilim.

Hiç yorum yok: